03/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI: 26.05.2025

(Y3)’nin çocukluğu, Mersin Çiftlik Köyü’ne uzanan tozlu patikalarda deve izleriyle işaretlenmişti. Her göç, bir dağın yamacına kazınan çizik gibiydi: “Kuyuluk”ta ikiz doğum yaptı, “Gömücek Yaylası”nda pınara düşen bir oğlunu bıraktı…

(Y1-3)’ün Çadırından Ekrana:

Bir Ömrün Kırk Taş Hikâyesi“Göç Yollarından GPS İzlerine. Bir Ömrün Haritası”

(Y3)’nin çocukluğu, Mersin Çiftlik Köyü’ne uzanan tozlu patikalarda deve izleriyle işaretlenmişti. Her göç, bir dağın yamacına kazınan çizik gibiydi: “Kuyuluk”ta ikiz doğum yaptı, “Gömücek Yaylası”nda pınara düşen bir oğlunu bıraktı… Şimdi ise "Google Haritalar"ın mavi çizgisi, “Arpaçsakarlar’dan Nacarlı’ya” giden yolu "en kısa rota" diye sunuyor.

Eskiden göçün ritmi “devenin çan sesi”yle ölçülürdü; bugün “telefon bildirimleri” "yeni bir konum eklediğinizde" diye titriyor.

Çadırda Doğan Nefes, Ekranda Kaybolan Ses

Şimdi "hamilelik uygulamaları", "bebek boyu: avokado büyüklüğünde" diye bildiriyor. (Y3)’ün ilk doğumu, gerili bir ipin gölgesinde, halasının ellerinde hayat buldu. “Kavrulmuş toprak” gerili ipten yapılan beşiğe serilirken, “incir ve zeytinyağı” göbeği mikroptan korudu.

Kırk taş ritüeli, “40 taşın ırmağa savruluşuyla tamamlanırdı”; bugün "40 haftalık gebelik takvimi" ekranda kayboluyor.

“Sarı yazma” sarılık olmasın diye, “kırmızı yazma” kırk basmasın diye…

Modern annenin başında ise "kırmızı bildirimler" yanıp sönüyor. 

Kına Ateşi ve Sanal Alevler: Düğünün Dönüşen Ritüelleri

(Y3)’nin düğününde "Darbulus kuşağı" kırmızıyla bağlanırken, “Atlar gelmiş gemin’ gever…" türküsü, kadınların ağıtla karışık neşesini taşırdı. Bugün "Canlı Yayın" düğünlerde "kalp emojileri" yağdırıyor. Eskiden “çadır bekçileri vardı ve onlar kadınların çadır içi oyununu izlenmesin diye korurdu; şimdi "parola korumalı Wi-Fi" mahremiyeti sağlıyor.

"Sin Sin" oyunundaki ateşinin yerini LED ışıklar almış, gelin duvağı “filtreli özçekim" olmuş.

Heybeden Çantaya: Yas ve Neşenin Taşınma Biçimleri

(Y3), “heybesinde” bir yanda “doğum bezleri”, bir yanda “ölüm haberleri” taşınırdı. Anne, Toroslarda akan pınara düşen oğlunun acısını, alnına bir “kara yazma” olarak bağlardı. Modern insanın "çantası" dijital: Bir cep telefonu ile hem doğum günü hem "kayıp ilanı bildirimi" yapıyor.

Çadır Direği mi, Wi-Fi Sinyali mi? Bağlanmanın İki Yüzü

(Y3)’ün çadırı, “çivi çakılı kalın bir ağaç dalı ve kıl iplerle” ayakta dururdu. Şimdi Tarsus Nacarlı Mahallesi’ndeki evler "Wi-Fi şifresi"yle komşulara bağlanıyor. “Dedesinin torunu”, dedesinin adını “WhatsApp grubuna” ekliyor. "O" soyadı, artık bir e-posta adresinde saklı.

Yörük kadını, "çadırda gerili ip" ile doğururken; bugünün annesi “doğum planı içeren PDF’leri" indiriyor.

Dilsiz Bir Sözleşme: Ahraz Evliliğinin Kültürel Köprüleri (Y3)’ün Tercihi ve Yörük Toplumsal Kodları

-Sessiz Bir İrade: Genç kız konuşuyor: "Ekmeği de mi Ahraz?"

(Y3)’ün konuşma engelli (ahraz) amca oğluyla evlenmekte ısrar ederken, ailesinin direncini "Ekmeği de mi ahraz?" sözüyle kırmıştı. Bu cümle, Yörük kültüründe "fiziksel engelin insanlığa engel olmadığı" inancını yansıtıyor.  Konuya daha yakından bakalım:

-Metaforik Köprü: Balkan göçmenlerinde de "eksikliklerin kolektif tamir edilmesi" geleneği vardır. Örneğin, Bulgaristan Türklerinde "dilsiz kızın çeyizi köy kadınları tarafından dokunur" mitiyle benzer bir dayanışma görülüyor.

-Modern Karşılık: Bugün "engelli hakları" savunuculuğu, bireysel bir mücadeleye dönüşüyor; Yörüklerde bu, "oymağın vicdanı" ile çözülürdü. Ne ala!..

-Evlilikte Sessiz Anlaşma: İşaretlerin Dili

(Y3) ve eşi, "işaretlerle anlaşarak" hamilelik haberini bile duyurmuştu. Bu sessiz iletişim, Yörüklerin "doğayla kurduğu ilişkinin bir yansıması" değil midir?

Örneğin:

-Rüzgârın Uğultusu- El Hareketleri: Tıpkı Toroslarda rüzgârın çadır iplerinde çıkardığı sesin "haber" sayılması gibi.

-Modern Karşılık: Günümüzde emoji ve kısaltmalar (kalp veya öpücük) işareti) benzer bir "sessiz anlaşma" kültürünü dijitalleştirmedi mi?

-Düğünün İki Yüzü: "Ahraz"ın Aynasında Toplumsal Çelişki

-Gelenekteki İkilem: Aile, başlangıçta “ahraz evliliğe karşı çıkmış”, ancak (Y3)’ün iradesiyle kabullenmişti. Bu, Yörüklerde "kadın iradesinin sınırları"nı gösterir: Güçlü bir ses, ancak “yörük hiyerarşisi içinde” duyulabiliyor.

Yeniden Yorum: Metni Kültürel Köprülerle Okumak

"Kırmızı Kuşak"tan "Kırmızı Bildirim"e: Ritüelin Dijitalleşen Bedeni

-Darbulus Kuşağı- Instagram Hikâye Bandı: (Y3)’ün düğünündeki kırmızı kuşak”, gelinliğin sosyal statüsünü gösterirdi. Bugün "kırmızı bildirimler kalp, -zil görsel işaretleri), sanal statüyü işaretliyor.

-Bağlantı Noktası: Her iki kırmızı da "dikkat çekme" aracı; biri çadırda, diğeri ekranda.

"Heybe"den "Cloud"a: Acının Saklanma Biçimleri”

-Heybedeki Bezler- Dijital Arşivler: (Y3), ölen çocuğunun acısını “nakışla işlerken-ki nakış sanattır; modern anne, kaybı "sosyal medya anıları"nda saklıyor.

"Ahraz Koçan" ve "Sesli Asistan" Arasında: İletişimin Paradoksu”

-Ahraz Eş- Alexa/Siri: (Y3)’ün eşiyle “işaretleşmesi”, bugün “sesli komutlarla iletişim” kurma pratiğiyle tezat oluşturuyor. Ancak ikisi de "beden dilinin ötesinde" bir dil arayışı.

-Kültürel Köprü: Trakya’da "dilsiz türküler" (enstrümantal müzik) de benzer şekilde sözsüz anlatımı yüceltiyor…

Sonuç: Suskunluğun Gücü ve Köprüler

(Y3)’ün “ahraz evliliği, Yörük kültüründe toplumsal normlara meydan okuyan bir kadın iradesi… Bu hikâye, modern dünyada "engelli bireylerin görünmezliği" veya "dijital iletişimin yalnızlığı" ile karşılaştırıldığında, kültürel köprülerin nerede koptuğunu veya yeniden nasıl örülebileceğini sorgulatıyor.

Belgesel yapımcılarına önerim: “Sessiz Köprüler" başlıklı bir belgesel/performans serisi tasarlayın. Örneğin: Yörük kadınlarının “işaret dili” ile Dijital neslin emoji sanatını, vb. eşleştiren sergiler düşünün…

İpten emeğe: göç yollarında doğumun direnci ve moderniteyle kesişen izler: (Y3)’ün Hikâyesi Üzerinden Kültürel ve Evrensel Bir Okuma: İpe Tutunmak: Doğumun Ritüel ve Pratik Boyutu

(Y3)’ün çadırda "gerili ipe tutunarak" doğum yapması, Yörük kültüründe bedenin doğayla kurduğu simbiyotik ilişkiyi yansıtır (iki ya da daha fazla canlı arasındaki ilişki ile ilgilendiği için bu canlılar arasındaki ilişki, “Simbiyotik ilişkiler” olarak ifade edilir). Bu pratik:

Fiziksel Desteğin Sembolü: İp hem denge hem de “kadınların kolektif gücünü” temsil eder. Tıpkı modern doğumlarda kullanılan "doğum kemeri" veya "squat bar- hamilelikte ve doğum sırasında taban kaslarını kullanabilmek" gibi…

Metaforik Köprü: Balkan göçmenlerinde de "ağaç dallarına tutunarak doğum" anlatıları mevcuttur. Her iki kültürde de doğanın bir parçası olma” vurgusu öne çıkar. 

Göç ve Doğum: Hareket Halinde Yaşamın İronisi

Yörük kadını, göç kervanı yürürken sancısı tutarsa, birkaç kadınla geride kalır, doğum beklenir, gerisi yola devam ederdi. Bu durum:

-Dayanışma: Yörüklerin hayatta kalması için "yük paylaşımı", annenin ise "birkaç kadının bilgeliğiyle" güvende kalması.

-Modern Karşılık: Günümüzde "doğum ambulansları" veya "acil doğum ekipleri", benzer bir "hareket halinde müdahale" mantığını sürdürüyor. Hatta "tren veya uçakta doğum" haberleri, Yörük pratiğinin şaşırtıcı bir yansımasıdır.

Kadın Bilgeliği: İki Dünyanın Ortak Paydası

-Kırk Taş Ritüeli -Hijyenik Protokoller: Yörüklerde “kaynatılmış su ve kırık taşlarla temizlik, modern tıptaki "sterilizasyon" ile benzer bir işleve sahip.

-Göbek Bağı Bakımı: İncir ve zeytinyağı karışımı, antimikrobiyal etkisi olan "geleneksel bir antiseptik" sayılabilir. Bugün "kordon bakım solüsyonları" aynı amaca hizmet ediyor.

-Doğum Sonrası Beslenme: Yağlı bal ve pekmez bulamacı, "lohusa şerbeti" veya "enerji İçecekleri”nin tarihsel karşılığı.

Normal Doğumun Teşviki: Tarihsel ve Güncel Bir Karşı koyma

Yörüklerde doğum, "kadın bedeninin doğal işlevi" olarak kabul edilir; tıpkı modern "normal doğum hareketi"nin savunduğu gibi. Benzerlikler:

-Müdahalesizlik: Yörük ebeler (genellikle akraba kadınlar), "seyirci ve destekçi" rolündeydi. Bugün "doulalar da- Anneye ve ailesine doğumdan önce, doğum sırasında ve doğum sonrasında hem duygusal hem de fiziksel destek sağlayan kişiler" benzer bir işlev üstleniyor.

-Hareket Özgürlüğü: Göç yollarında doğum yapan kadın, “çömelme veya ayakta durma” pozisyonunu seçebilirdi. Modern doğumda da "aktif doğum" bu özgürlüğü savunur.

Çağlar Arası Direnç ve Dayanışma

Zorluğun Pedagojisi: Göç Yollarından Doğum Salonlarına

Yörük kadını, "göç yolunda doğurup sabah göçe devam etme" becerisiyle, modern kadının "izin süresi bitmeden işe dönme" baskısı arasında trajik bir benzerlik var. Ancak Yörük pratiği, dayanışma ve bedensel özgüven temelinde şekillenirken; modern dünya, bunu “bireysel dayanıklılık” olarak pazarlıyor.

Dijital Ebeler: Sanal Dayanışma Ağları

(Y3)’ün doğumunda "halaların deneyimi", bugün "hamilelik forumları ve YouTube eğitimleri" ile dijitalleşti. Örneğin:

-"40 Haftalık Gebelik" grupları- Kırk taş ritüeli,

- "Doğum Hikâyeleri" podcast’leri- Çadırda anlatılan doğum mitleri.

29.05.2025. PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI-4:

YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ-Y1-4: (Y1-3)’ün dedesinin 116 yıllık yaşamını, Yörük kültürünün sağlık, beslenme ve toplumsal hafızası üzerinden yorumlayacağım ve Mersin İçin bir proje önerisinde bulunacağım. Türkiye’de hatıra gelmeyen bu proje için yatırımcı iş insanlarının dikkatini çekerim… (Proje değerlendirilmek üzere Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne verilmiştir).

Yükleniyor...
Yükleniyor...