01/ PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI: 19.05.2025

Sevgili Okurlarım, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınız Kurtlu Olsun…Bu haftadan itibaren, her Pazartesi ve Perşembe günleri sizleri “Torosların rüzgârını şehre taşıyan bir yolculuğa” davet ediyorum. Yöremizde yaşayan Yörük kadınlarının dokunduğu hayatlar ve modern çağa bakışlarını sunacağım.

Neler İşlenecek?

Haftanın iki günü ağılıklı olarak YÖRÜKLER ve kitap tanıtımları yazılacak. 
Her yazıda bir “Yörük Kadınının Öyküsü”: Kara çadırlarda filizlenen hayatlar, kayıplar, göçün izleri. “Çağdaş Yaşamla Kesişmeler”: Duvak altındaki aynalar ile ekran ışıkları… “Sanatın Dokunuşu”: Her hikâye, şiirsel bir yorumla yeniden doğacak.

İlk Paylaşım: (Y1)’nin Hikâyesi Üzerine Düşündüğümüz Şu Cümleyle Başlıyorum:

“O, çocuklarını toprağa verirken yıldızlara ağıt yaktı; bizse kayıplarımızı Wi-Fi şifreleriyle sildik.”

Neden Takip Etmelisiniz?

“Bir Kitabın Doğuşuna Tanık Olun”: Tüm paylaşımlar, ileride çıkacak kitabımın “canlı taslağı olacak. “Sizin Yorumlarınızla Şekillensin”: Düşünceleriniz, bu hikâyelerin bir parçası olsun.

“Gelenek ve Modernite Arasında Köprü Kurun”: Unutulmuş ritüellerin bugünle nasıl konuştuğunu keşfedin. Çocuklarınıza da anlatın… Geleneği unutturmayın…

Perşembe Hangi Hikâye?

İpucu: İlk öyküde, “bir gelinin kırmızı duvağı ile bir TikTok filtresi” aynı karede buluşuyor

Hazır mısınız? Çantanıza bir avuç kekik, bir tutam yıldız tozu koyun.

“Göç, sadece ayak izlerinde değil; kalplerde başlar.”

İkinci hikâye bu Perşembe, tekrar görüşmek dileğiyle!

Not: Bu proje, sadece oluşacak bir kitap değil; bir kültürün nabzını tutma çabasıdır”. Siz olmadan eksik kalır.

İşte Bugünkü Hikâye:

Kara Çadırdan Dijital Göğe: Bir Yörük Kadınının Zamanlar Arası Yalnızlığı

Bir insanın hayatı, bir halkın belleğidir. (Y1)’nin anlattıkları, Toroslar’ın rüzgârını hâlâ sırtında taşıyan bir çınar gibi: Kökleri toprağın katmanlarında, dalları ise modern çağın beton göğüne dokunuyor. Onun hikâyesi, “kaybolan bir medeniyetin son nefesi” ile bugünün dijital çağının sterilize edilmiş varoluşu arasında sıkışmış bir köprü.

Çadırın Gölgesinde Doğan Hayaller ve Ekranların Işığında Solanlar

Genç bir Yörük kızıyken, gelinliğinin kırmızısına işlenen umutların rengi, bugünün genç kızlarının sosyal medya filtrelerinde soluyor. O, “develerin sırtında çeyizini taşırken”, bugünün kadınları “tık”larla beğeni topluyor. Ama ikisinin de ortak paydası: “İnsan olmanın kırılganlığı”. (Y1), 11 çocuğunu toprağa verirken, bugünün anneleri çocuklarını “güvenli mod”da kaybetme korkusuyla yaşıyor. Birinin yası kırlarda yankılanan ağıtlar, diğerinin sessiz gözyaşları ekranlara düşüyor. 

Yalnızlığın İki Yüzü: Kırların Sessizliği ve Metropolün Kalabalığı

Toroslar’da, “çadırın içindeki ıkınma sesleriyle dolu bir yalnızlık” vardı. Doğum sancıları, ateşin çıtırtısına karışırdı. Şimdi ise, asansörlerde sıkışmış insanların “merhaba” diyemeyen yalnızlığı… O, “çocuklarını eşeğin heybesine koyup göç ederken, bugünün anneleri çocuklarını okul servisine bindirip endişeyle izliyor. Yalnızlık, artık bir seçim değil; bir kader. 

Tıbbın Unuttuğu Beden ve Toprağın Şifası

(Y1), “kekik kaynattı, limon tuzu yuttu, kırık çıkığı yağla üzümle iyileştirdi”. Modern tıp ona “ilkel” diyebilir, ama o bedenini toprakla konuşturmayı biliyordu. Bugünün kadınları ise, antidepresanlarla “iyileşirken”, pencerelerinden baktıklarında betondan başka bir şey göremiyor. “Kaynananın kestiği göbek bağı” ile sezaryen izleri arasında, insanın doğayla kopan bağının trajedisi saklı. 

Ritüellerin Dansı ve Kayıp Anlamlar

Düğünlerde “bal sürülmüş yaprakların dileği” ile bugünün düğün fotoğrafçılarının “pose”ları… Birinde bereket için ip gerilirken, diğerinde Instagram’da “beğeni” için kıyafet seçiliyor. (Y1)’in attan inmek için 5 koyun istemesi, bugünün gelinlerinin “çeyiz hesabı” açmasına ne kadar benziyor? “Gelenek, sadece biçim değiştiriyor; özünde hâlâ pazarlık var.” 

Sanat Nerede?

Bu hikâyenin sanatı, “detaylarda saklı”: 

- “Kırmızı şifonun altından bakan gözler”, bugünün gelinlerinin duvaklarından sızan ışığa dönüşüyor. 

- “Devenin yuttuğu yarma unu”, fast-food kültüründe kaybolan bir sabır metaforu. 

- “Çadır direğine dikilen bayrak, artık dijital platformlarda dalgalanan profil resimleri. 

- “40 taşın suya atılması, bugünün “detoks” trendlerinin şiirsel bir karşılığı. 

Son Söz Yerine: İki Dünya Arasında Sallanan Beşik

Bu hikâye, “insanın direncinin ve naifliğinin belgeseli”. (Y1), kara çadırda doğup, kayıplarla yoğrulmuş bir ömrü, toprak gibi kabullenmiş. Bugünün insanı ise, konforun içinde huzursuz. Belki de bu hikâyenin en çarpıcı yönü, “zamana meydan okuyan insan ruhunu” ortaya koyuşu. Çünkü o, Toroslar’da yıldızlara bakarak uyuyan çocukların annesi; bizse, ışıkları sönmeyen şehirlerde yalnızlığımızı sayıklıyoruz. 

Bu hikâye, “bir kadının yaşamını aşarak, bir medeniyetin son çığlığına dönüşüyor.

Not: Bu Hikayedeki Zenginlik

- Metafor Zenginliği: Kara çadır, deve, bal yaprağı gibi imgelerle evrensel insanlık durumunu yakalıyor.

- Çağdaş Çatışma: Gelenek-modernite karşılaştırması, yargılamadan sorguluyor.

- Lirik Dil: Ağıt tadında bir anlatım, umarım siz okuyucularımı sarıp sarmalayacak.

- Toplumsal Eleştiri: Tıbbın, teknolojinin ve bireyciliğin getirdiği yabancılaşmaya incelikli dokunuşlar.

Ve yine umarım, bu gerçek hikâyenin ve sonrakilerin seçilmiş kodlarını beğenir, ortaya koymaya çalıştığım bu şiirsel ve toplumsal derinlik karşısında her hafta yazacağım iki hikayemi bekleyecek olursunuz…

Son Not: Benim yörükler üzerine yüksek lisansım ve yayınlanmış bir kitabım ile çok sayıda makalem, bilimsel tebliğlerim bulunmaktadır. (Y1) olarak kodladığım gerçek kişi, kendilerine eğitim vererek sahada görev verdiğim 3 bayan emekli öğretmenden, bu hikâyede ikisi, H. H. Tuna ve N. Çiftçi arkadaşlarımızın yalın tespitleridir. (Y1)’in kimliği ve ailesi arşivimde bulunmaktadır. Bundan sonraki yazılarımda da (Y2-3… gibi) kod verilerek sürdürülecektir. Hikâyenin tam metni ise ileride çıkacak kitapta bu yorumla birlikte yer alacaktır.

Sonraki Yazı: 22.05.2025. PAZARTESİ-PERŞEMBE BULUŞMALARI-2

YÖRÜK KADINLARININ ZAMANLAR ARASI İZLERİ -Y1-2: Göç İzi ile Ateşin Dansı

Yükleniyor...
Yükleniyor...