İçel EL Dokumaları

İçel EL Dokumaları ve Günümüze Uyarlanması

İÇEL EL DOKUMALARI VE GÜNÜMÜZE UYARLANMASI

Hilmi DULKADİR

Giriş:

İçel’de bir halk el sanatı olan dokumacılık: mekikli, kirkitli, çarpana ve keçecilik;

Bir başka el sanatı olan örücülük : İğne oyası, boncuk oyası, dantel, çorap örücülüğü ve bitkisel örücülük;

Yine bir halk el sanatı olan işleme: Kaneviçe, sarma, hesap işi, olarak gruplandırılabilir ve bu sayılan dalların hemen hepsi de yaşamaktadır.

Dokumacılık dalında yer alan mekikli dokumalar çulfalık denilen tezgahlarda bugün savan, tor, bez vb. adlarla bezayağı tekniğinde sürdürülmektedir. Düz kirkitli dokumalar grubundan kilim, çul, çuval vb. dokumalar zili, cicim, kilim ve sumak tekniğinde, ıstar adı verilen tezgahlarda dokunmaktadır.

Mekikli, kirkitli ve işlemeler hemen her ilçede yapılmaktadır.

İçel’in Mut ve Çamlıyayla ilçelerinde keçe yapılmakta ve kullanılmaktadır.

Çarpanayla yapılan dokumalar çuval kenarlarında kullanılmakta, bir örücülük çeşidi olan iğne ve boncuk oyaları halen gelişerek varlığını sürdürmektedir.

Tarsus’un Akgedik köyünde bitkisel örücülüğün en güzel örneklerini bulmak mümkündür.

MEKİKLİ DOKUMA

İçel’de bir geleneğin varlığından haberdar mısınız? Belki bu gelenek Adana'da da yaşamaktadır. Başka illerde farklı biçimde yaşadığını biliyoruz.

Bu gelenek ölümle ilgili bir uygulamadır. Yaşarken ölümü dirençle karşılamaya güzel bir örnektir. Ve bu gelenek kadınlarda yaygın olarak görünmekteyse de esasen "gönül erinin kadını erkeği olamaz" kadın da erkek de bu geleneğe uyar.

Kefen, ölü mezara konulurken üzerine sarıldığı dikişsiz bir örtüdür.

Geleneğe göre kefen daha hayattayken hazırlanır. Kadın ilk dokudukları arasında önceliği kefenine ayırır. Kefenlik, culfalık tezğahında dokunur. Dokunan parça büyükbaş hayvan tersine yatırılır, burada fermantasyona uğrar ve kar gibi beyaz olarak çıkar. Bu parça bir akar su kenarına ya da deniz kenarına götürülür, taşlara çarpa çarpa iyice yıkanır, kurutulur, üzerine gülsuyu ve zemzemsuyu dökülür katlanır ve sandığa kaldırılır.

Gelenekte anlatıldığı gibi İçel’in hemen her köyünde çulfalık tezğahı vardır ve bu tezğahlarda savan, iç ve dış giyim için kumaş çıpıt ve çeşitli yolluklar da dokunmaktadır.

ISTAR DOKUMA


(Kirkitli Dokuma)

Bugün Türkiye'nin hemen her köşesinde kilim ve halı dokumacılığı yapılmaktadır. Özellikle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tezğah, ip alımı ve dokuyuculara ödeme yapmak gibi çok yönlü destek vermektedir.

Vakıflar gibi çokca özel girişimciler de kilim ve halı üretimi yapmakta ancak bütün bu girişimleri çok ciddi bir üretim-kalite-pazarlama çizgisinde görebilmek pek mümkün olamamaktadır.

Sözgelimi, kilim dokuyucuları herhangi bir yöreye has deseni elindeki mevcut malzeme ile dokuyuculara dağıtmakta, elde ettiği ürünlerde ise gerekli kaliteyi maalesef yakalayamamaktadır. Bir de pazar sorunu çıkınca kısa bir süre sonra girişimci de dokuyucular da bu konuda sıkıntıya girmektedir.

YENİ GÖRÜŞLER

Mekikli dokumalarda üretilen kumaşlar buğün çok önemli bir özellik arzetmemektedir. Teknolojinin getirdiği yenilikler en ala dokumaları istifademize sunmaktadır. Eğer biz el dokuması kumaş üreteceksek teknolojinin gerçekleştirmediği türleri tesbit edip onlar üzerinde yoğunlaşmamız gerekmektedir. Ya da kumaş dokuyan tezğahları yine aynı teknikle ama farklı malzeme ve farklı türler üretecek şekilde çalıştırmanın yollarını aramak gerekmektedir.

Kirkitli dokumalarda da aynı şeyler göz önünde tutulmalıdır. Doğal boya, renk seçimi, dokuma tekniği ve dokumanın ebatları konusunda piyasanın tercihlerini dikkate almak, farklı yeni ürünler ortaya çıkarmak, bu sahada başarılı olmanın şartlarındandır.

BİR ÇALIŞMA VE SONUÇLARI

İçel'de Vali Şenol ENĞİN’in başlattığı bir proje Mersin Halk Eğitimi Merkezi'nce uygulamaya konuldu. Proje kirkitli ve mekikli dokumaları esas aldı.

Mekikli dokumalar için mevcut 100 tezğaha iplik ve dokuyucu ücreti desteği vererek tezğahların çalışmasını sağladı. Kısa bir süre içinde 10.000 m. kumaş üretildi. Bu malzemelerden bazılarını ünlü tasarımcı Cemil İpekçi, kolleksiyonunda değerlendirdi ve düzenlediği bir defile ile kumaşları görücüye çıkardı. Bu önemli ğirişime rağmen kumaşların satışında önemli bir mesafe alınamadı.

Kumaş üretimi durduruldu. Ancak dokuyucular yüzüstü bırakılamazdı. İstanbul'dan başlanarak piyasaya çıkıldı ve halkın genel tercihleri üzerine fikirler üretildi.

İlk başarı, Vakko'da görülen ithal bir dokumanın İçel'deki tezğahlarda üretimi ile elde edildi. Bu bir penye dokuma idi. Kumaş gibi bezayağı tekniğiyle dokunuyor ancak dokuma üzerine kilim desenleri veriliyordu.

Üretim artarak sürdü. Aynı türden farklı malzeme kullanılarak başka üretim çeşitleri de yapıldı. Böylece son bir ay içinde aylık ciro 2 milyara ulaştı.

Kirkitli dokumalardan kilim için de darboğazlar yaşandı. Türkiye'nin her tarafında yapılan türde kilim üretimi yapıldı. Ancak görüldü ki piyasada yer edinebilmek için önce yöresellikle ve doğal boyalı, kaliteli ürünle ilerleme sağlanabilir.

Buğün İçel'in Mut ilçesinde bir doğal boya ünitesi kurulmuş ve bu yörede yapılmakta olan sumak ve zili tekniklerinin birlikte kullanıldığı bir çeşit dokuma ile piyasaya çıkılmıştır. Nitekim bu tebliğin hazırlandığı günlerde 2000 m2. lik ciddi bir sipariş alınmıştır.

Burada bir önemli faktörü de belirtmekte fayda görüyorum: Bu çalışmanın başlangıcı Mersin Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü'nde gerçekleşmiş ancak artan iş hacmi ile birlikte bürokratik sorunlar baş göstermiş ve acilen bir vakıf kurma gereği duyulmuştur. Buğün kısa adı İÇEV olan İçel El Sanatları ve Eğitim Vakfı bu çalışmaları için çok güzel teklifler almakta, bünyesindeki 250 tezğahla ciddi bir işveren konumundadır.

NETİCE

Halkımızın beceri sahibi olduğu kirkitli ve mekikli dokumaları yukarıda örneklediğimiz 2 türden başka oyalarda, nakışlarda, örgücülükte de uygulamak zorundayız. Halk el sanatlarını kendi geleneksel çizgisinde tutabilmek ona ekonomik bir hüviyet kazandırmakla mümkün olabilir. Bunun yolu ise yeni tasarımlardır. Yeni tasarımlarımıza geleneksel tezğah, teknik ve yanışlardan yapılan katkı ona estetik, çağdaş bir kullanım ve anlayış kazandıracaktır. Böylece hem atıl işgücünün değerlendirilmesi, hem geleneğin yaşaması, hem de ekonomik bir kazanç elde edilmesi mümkün olabilmektedir.

Yorumunuzu Ekleyin

Mersin Folklor Araştırmacıları (Bir Sıtkı Soylu Örneği)

Mersin Üniversitesi’nin bir “Folklor Araştırma ve Dökümantasyon Merkezi” kurmasını ve yaşatmasını, Yine Üniversitemizden yukarıda isimleri ve başlıca eserleri belirtilen Mersin folklor araştırmacılarının öğrencilere tez konusu yapılmasını arzu ederiz.

18,457 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 15:00:46

Tebliğle Katıldığı Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlar

Erciyes, İnönü, Fırat, Selçuk ve Mersin Üniversitelerinin düzenlediği bilimsel kongrelerde tebliğ sundu. Kültür bakanlığı'nın düzenlediği Milletlerarası kongrelere katıldı. Mersin'de ve Mut'ta kongreler düzenledi ve tebliğleri kitaplaştırdı.

16,514 Okunma Henüz yorum yapılmamış 27/03/2011 15:03:00

Halk El Sanatlarının Derlenmesi

Halk El Sanatlarının Derlenmesi, Araştırılması, Eğitim ve Pazarlamasında Halk Eğitimi Merkezlerinin Önemi ve Bir Uygulamanın Sonuçları

11,499 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 11:54:14

Yükleniyor...